19 Kasım 2009 Perşembe

KARS KALESİ




TARİHÇESİ




Bazı kaynaklar 12. Yüzyılda Saltuklular tarafından yapıldığını belirtir. Bazı kaynaklarda da yapım tarihi 10. yüzyıla kadar inmektedir. 1579 yılında Lala Mustafa Paşa tarafından onarımı yapılırken, dört köşe mermer kitabe bulunmuş dış surların kapısına koydurulmuştur. Bu kitabeye göre 1152 yılında Sultan Melik İzzetin’in emri ile Veziri Firuz Akay tarafından yaptırılmıştır. Kaleyi 1386 yılında da Timur yerle bir etmiş, 1579 yılında tekrar III. Murat’ın emriyle Lala Mustafa Paşa yeniden yaptırmıştır.
Bundan sonra 1616 ve 1636 yıllarında iki kere onarımdan geçmiş, şehir merkezine bazı eserler eklenmiştir. Kaynaklara göre Merkez Kale dışında dış surlar 27.000 metre uzunluğunda olup, 220 burçtan meydana gelmiştir. Dış surlar üzerinde önemli üç kapı bulunmaktadır.
1. Sukapısı veya Çeribaşı kapısı (batıda)
2. Kağızman kapısı (Ortakapı)
3. Behram Kapısı veya Bayrampaşa kapısı
İnkaya -Micingirt Kalesi:Kale kayalık bir tepenin üzerine kurulmuş olup, çevresinde bulunan Urartu kaya mezarları ile Sarnıç buranın Urartu dönemine kadar inen bir yerleşme olduğunu düşündürmektedir. Kalenin taş işçiliği ise mevcut yapının yaklaşık 13. YY’da Saltuklular tarafından inşa edildiğini göstermektedir.

Micingirt Kümbeti:14.YY Selçuklu yapısı olan Kümbet, kalenin doğusunda yer almaktadır. Dıştan 12 köşeli, içinden daire planlı olup, düzgün kesme taşlarla inşa edilmiştir.

Sürgütüs - Zivin Kalesi:Zivin köyünün doğusunda sarp kayalar üzerinde kurulmuş kale kaba bir yamuğu andırmaktadır. Kale çevresinde bol miktarda Urartu Seramik parçaları bulunmaktadır. Kalenin Urartu döneminde kurulmuş, Selçuklular döneminde genişletilerek, Osmanlı döneminde de kullanıldığı sanılmaktadır.

Surlar: Kuzey surları ilk defa 972'de yapılmıştır. 977-990 yıllarında doğu surları eklenerek, güçlendirilmiştir. Kuzeyde yer alan üç giriş kapısı görülmeye değerdir.12. yy.da Selçuklular tarafından hastane olarak kullanılan Ejderha Kulesi Anadolu'nun en eski hastanelerindendir.

16 Kasım 2009 Pazartesi

KAFKASLARIN ÖLÜMSÜZ KAHRAMANLARI KARAPAPAKLAR...


Karapapak (Terekeme), Türkiye Cumhuriyetinde ve özellikle Kuzey Doğu Kafkasya`da yoğun bir yaşam mücadelesi vermektedir. Bugün birçok aileler ve topluluklar şehir yaşamı sürdürmektedirler.

Ayrıca; Azerbaycan, Gürcistan, İran, Rusya, Ukrayna ve dünyanın değişik bölgeleri ile birlikte da yaşayan (Qarapapah) hayatlarını en iyi şekilde sürdürmektedirler. Gelişmeye kapılarını sonuna kadar açan ve eğitime önem veren bir millet olma özelliklerini sürekli olarak korumaktadırlar.

İslam, Sünni, (Hanbeli) kimliğine sahip olmakla birlikte, köken olarak Kafkasya bölgesidir. Atılgan, hırslı, olaylar karşısında son derece duygusal ve saf bir karaktere sahip insanlar olarak bilinirler. Dinlerine oldukça bağlı hareket etmekle birlikte aile yapısı oldukça güçlü ve önem arz etmektedir.

Kafkasya`da ve yakın bölgelerde dağınık şekilde yaşam mücadelesi veren Karapapak Türklerine, Siyah Astragan Kalpak giydiklerinden dolayı, etnik farklılıkları olan diğer milletlerden komşuları bu adı vermişlerdir. Muhtemelen Türkmen kelimesi ile ilgili olarak halk arasında Terekeme adıyla da anılmaktadır. Karapapak`lar Sünni Müslüman olarak yaşamaktadırlar.

Karapapaklarda aşıklık geleneği üzerine ün yapmışlarıdır.

1. Hasda Gasım XVIII. asırda yaşamıştır. Zarşatlıdır.),
2. Bağdat (XVI. asır kadın halk şairlerindendir. Çıldırlıdır.
3. Hasda Hasan (XIX.asırda yaşamıştır.),
4. Hicrani,
5. Gülistan,
6. Balabey (XIX. asırda yaşamıştır. Zarşatlıdır.),
7. Hoca İrfani (XVIII-XIX. asır il şairidir. Çıldırlıdır.),
8. Hüseyin,
9. Kurbani (XVIII. asır Kars şairlerindendir.),
10. Resul (XIX-XX. asır Çıldır il şairlerindendir.),
11. Sadayi (XIX. asır Çıldır il şairi),
12. Şenlik (XIX-XX. asır il şairidir. Çıldırlıdır. Büyük üne sahiptir. Oğlu da şairdir.), dir.

Karapapak Türk`lerinin konusunu Ruslara karşı verilen bağımsızlık mücadelesinden alan Şeyh Şamil başta ve Dede Korkut, Köroğlu, Şah İsmail ve Kirmanşah hikayeleri ile benzer özellikler taşıyan Kaçak Nebi, Mihrali Bey, Terekeme Hacı (Sarıkızoğlu), Hasan ve Hüseyin kardeşler, Zakir, Kaçak Mehmet ve Deli Ali gibi mahalli kahramanlarla ilgili halk hikayeleri bulunmaktadır. Borçalı-Kazak boyunun devamını oluşturan Karapapak Türk`leri, Kıpçak Kuman, Bulgar ve Hazar Türklerinin Ön-Asyadaki koludur. Borçalı ve Kazak diye iki kola ayrılırlar.

Karapapaklar, Türkiye Cumhuriyetinin Ağrı, Akyaka, Ankara, Ardahan, Arpaçay, Çıldır, Digor, Iğdır, İstanbul, İzmir, Kars, Kağızman, Muş, Susuz, Selim, Sarıkamış, Sivas, Ukrayna da, Rusya Federasyonunda, Azerbaycan Sulduz bölgesinde, Ermenistan Ağbaba bölgesinde, Gürcistan Borçalı bölgesinde, İran Devleti kuzey bölgesinde, Türk Cumhuriyetlerinde ve Avrupa da dağınık şekilde yaşamaktadırlar.

Karapapaklar hemen hemen her alanda var olmaya savaşındalar ve Bugün eğitimde % 98 oranla özellikle Türkiye Cumhuriyetinde eğitime yönelen en yatkın ve çok amaçlı bir millet olmuştur. Karapapak (Terekeme) olmak bu dönemde çok zor, Çünkü azınlık durumunda kalınıyor. Ayrıca farklılıklarından dolayı daTürklerin nadide bir boyunu oluşturmaktadır

Karapapak, (Qarapapah), (Terekeme), bazen "Karakalpak’la karıştırılır. Ama herhangi bir akrabalık bağlantısı bulunmamaktadır."

Dil : Esas olarak Karapapakça (Azeri diline yakın Batı (oğuz) dillerinden biri). Türkiye’de bu dil hâlâ güçlü görüldüğü kadarıyla asimilasyona uğrayıp Doğu Anadolu lehçelerine karışmıştır.

Din : İslam. Karapapaklar Sünni’dir (Hanbeli) Elde mevcut tek rakam, 1883 yılında Kars dahil o zaman Rusya’nın Kontrolünde olan bölgelerde 11.721 Sünni olduğudur.

Grup Kimliği : Karapapak ve Terekemeler, köklerinin Kafkasya’da olduğuna dair ortak bir duygu paylaşırlar. Terekemeler din ve konuşma dili bakımından farklı özelliğe sahip olmalarında karşı Karapapaklar adlarının geniş anlamda her iki grubu da içeren kapsayıcı bir ad olduğuna inanırlar. Her iki grup da, endogami geleneğini büyük ölçüde sürdürür. Sözkonusu farklılığın kökleri Türkiye’ye gelmelerinin öncesinde yatar; farklı bölgelerden göç etmişlerdir.

Terekeme terimi; Türkmen kökenli oluşun onanması gibi bir durum halidir. Karapapak terimi ise, şimdi Amu Derya’da yaşayan ve bir Kıpçak halkı olan Karapaklar’la bir kurumsal özdeşlik kurulmasına yol açmıştır.

Etik olarak, Terekemeler, komşularınca, gürüz görünüşleri ve özel psikolojik yapılarıyla neredeyse klişeleştirilmişlerdir. Kaba, saba, son derece saf, sağı solu belli olmayan ve çok alıngan oldukları söylenir. Öyle ki, yörede Terekemeler’le ilgili fıkralar almış yürümüştür. Dinin alışılmış biçimlerine karşı saygı göstermeleri de onları ayrı kılan özelliklerinden biridir. Ne var ki, bu klişeler, onların çevre nüfusuyla günlük ilişkileri dolayısıyla ortaya çıkmıştır ve ayrıca Terekemelerin kendileri de bunlara renk katacak şekilde abartmaya yatkındırlar. Her iki grupta yeterince araştırılmış değildir.

Tarihsel Bilgi : Çıldır ve Ardahan’daki Karapapaklar ya da (Terekemeler) önceden Kuzey Azerbaycan’da, Kazah Şemsettin Khanate’nin Kazah ve Borçalı bölgelerindeki Derbend ve Borçalı nehirleri boyunca yaşarlardı. 1828 yılında imzalanan Türkmençay Anlaşması’ndan sonra bir bölümü Kars’a, bir bölümü İran, bir bölümü de Azerbayca’ının Sulduz bölgesine, Ushnu’nun doğusuna göç etti.

Bir başka kayda göre, Terekemeler Hazar denizi kıyısında, Gamri Uzun’dan Derbent’e uzanan ovada yaşarlardı.

90-100 hanelik bir Terekeme grubu, 1904 yılında Türkiye Cumhuriyetine yerleşmek için başvuruda bulundu. Bir kısmı o zaman Rusların elinde bulundurduğu Kars’a, bir kısmı Ağrı, Tutak ve Eleşkirt’e geldi; diğerleri Adana’ya (orada halen Terekeme köyleri vardır), geri kalanlar ise 1914 yılında Malazgirt’ten Sivas’ın Tutmaç, Büyükköy ve Kurdoğlu köylerine göç ettiler. Fakat, daha önce, 1877’de, Sivas’ta en az bir Terekeme köyü zaten bulunmaktaydı.

Diğerleri ise 1921’de Rusların çekilmesiyle Kars’a geldiler; bunlar Gümrü Antlaşmasıyla gerçekleşen nüfus mübadelesiyle Akbaba, Tiflis, Borçalı ve Kazah bölgelerinden göç ettiler.

Söz konusu isimsel farklılığın nedeni, Rusların, kısmen Kafkasya ve kısımen de İran’dan gelip eski Aleksandropol bölgesine, Akhaltsike’ye ve şimdiki Gürcistan’daki Akhalkalaki’ye yerleşenleri tanımlamak için “Karapapaklar” terimini kullanmış olmalarına dayanabilir, oysa Akbaba Terekeme’lerinden ayırt edilmeleri için bunlar genel olarak Gürcistan Terekemleri olarak adlandırlmaktadırlar.

VON HELLWALD’ın (1878:99) kaydettiğine göre, Rus işgalinden önce Osmanlı topraklarında 105 köyde 29.000 (Terekeme) Karapapak yaşıyordu.

Dağılım : Özellikle Ardahan’ın Çıldır ilçesinde yoğunlaşmaktadır; Çıldır `lıların söylediklerine bakılırsa tüm köyler Karapapaktır (Terekeme); en yoğun şeklinde bulundukları ikinci yer Arpaçay ilçesidir. Orada köy nüfusunun yarıdan fazlasını oluşturmuşlardır. Ayrıca Kars merkez ve Selim, Kağızman ilçelerinde bulunurlar. Kavkazskiy Kalender’a (1910) s. 546, bakılırsa, o zamanlar 99 Karapapak köyü vardır ve bunların 63’ü Kars yöresinde, 29’u Ardahan’da ve 7’si Kağızman’daydı.

AŞIKOĞLU’nun belirttiği 1963 Kars’ta 114 Köy vardır.

BARTHOLD/WIXMAN 1978 (İslam Ansiklopedisi) Kars’ın toplam nüfusunun % 15’i (yani, 1975’de 106.000); eğer nüfus değişimlerinden ve sınır değişikliklerinden sonra aynı oran geçerliyse (1920’de 39.000)

Birinci grup Muş ilindedir.; önce Malazgirt’e ve şimdi de Yoncalı köyüne yerleşmişlerdir. Ayrıca Bulanık ilçesinde de yaşarlar. Rusların 1877’de Kars’ı işgal etmelerinden sonra, içlere doğru çekilen Karapapaklar Sivas, Tokat ve Zile’de köyler oluşturmuşlardır. Bunlardan biri olan Acıyurt, 1877’de hali hazırda Karapapak nüfusuna sahiptir. Ayrıca Kayseri’de iki köyün (Pınarbaşı ve Sarız) Karapapak nüfusuna sahip olduğu kaydedilmiştir.

Çıldır ve Arpaçay ’daki Karapapak (Terekeme) sığırtmacılarını ve çobanlarını Çıldır’ Gölü’nün batı ve doğusundaki yaylalara gönderirler; fakat diğer köylüler evlerinde kalırlar.

KARS KALESİ...



TARİHÇESİ:



Merkez Kale, İç Kale veya Stadel olarak anılır. M.S. 1153 yılında Selçuklulara bağlı Saltuklu Sultanı Melik İzzeddi'in emri ile Veziri Firuz Akay tarafından yaptırılmıştır. Kenti çevreleyen dış kale surları da 12.YY'da inşa edilmeye başlanmış 1386 tarihinde Timur tarafından yıkılan kale 1579 yılında Osmanlı Padişahı III. Murat’ın fermanı ile Kars'a gelen Lala Mustafa Paşa tarafından kale ve dış cephe surları yeniden yaptırılmıştır.(Kale kalıntılarında dört köşe mermer kitabe bulunmuş dış surların kapısına koydurulmuştur. Bu kitabeye göre "1152 yılında Sultan Melik İzzetin'in emri ile Veziri Firuz Akay tarafından yaptırılmıştır. Kaleyi 1386 yılında da Timur yerle bir etmiş, 1579 yılında tekrar III. Murat'ın emriyle Lala Mustafa Paşa yeniden yaptırmıştır.") 1616 ve 1636 yıllarında 2 defa onarımdan geçmiş, şehir merkezine bazı eserler eklenmiştir. Kaynaklara göre Merkez kale dışında surlar 27.000 metre uzunluğunda olup, 220 burçtan meydana gelmiştir. Kale doğu-batı istikametinde 250 mt. Kuzey-güney istikametinde yaklaşık 90 mt'dir. 1877–1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra 40 yıllık Rus işgalinde tahribatlara uğramış, orijinal özelliğini ve kullanımını yitirmiştir.

Kars Kalesinin dış cephe surları kesme bazalt taştan yapılmış olup yük istinat duvarları ile çevrilidir. Üç büyük kapısı bulunmaktadır. Bunlar;

1. Sukapısı veya Çeribaşı kapısı (batıda)
2. Kağızman kapısı (Ortakapı)
3. Behram Kapısı veya Bayrampaşa kapısıdır.

Kalenin kuzeydeki ana giriş kapısı kale önündeki boşluğa açılmaktadır. Bu yapılar arasında kalenin en yüksek noktası olan kale burcuna doğru taş döşemeli bir cadde mevcut olup caddenin bitiminden itibaren merdivenlerle kale burcuna ulaşılmaktadır. Kars Kalesi içerisinde 12. YY 'dan kalma Celal Baba Türbesi, Askeri Koğuşlar, Tarlalar, Cephanelik ve bir adet Mescit yer almaktadır. Sit alanı olarak ilan edilen Kars Kalesi Kentten bakıldığında etkileyici bir görünüme sahiptir.

KARS RESİMLERİ ...







KAFKASIN BLOGUNA HOŞGELDİNİZ

BU BLOG SAYFAMDA SİZLERE NAÇİZANE GİTTİĞİM ,GEZDİĞİM ŞEHİRLERİ (TABİKİ ÖZELİKLE MEMLEKETİM OLAN SERHATLARIN ŞEHRİ GAZİ KARSIMIZI ).BURALARDA ÇEKMİŞ OLDUĞUM FOTOĞRAFLARI,TARİHÇELERİ,MEKANLARI.GÜNDEMDEKİ KONULARI, SICAK GELİŞMELERİ ,TARİHTE UNUTULMUŞ ANILARI SİZLERLE PAYLAŞACAĞIM.
ÖZELİKLE UNUTTUĞUMUZ MİLLİ DEĞERLERİMİZİ VE BOZULMAK İSTENEN KARDEŞLİK BAĞLARIMIZI BİR NEBZE OLSUN PEKİŞTİREBİLİRSEM NE MUTLU BANA.


SAYGILARIMLA

C.BURAK GÜNGÖREN